Bir Kadının Korkunç İntikamı; 58 Ölü
Bir kadının intikam ateşinin yaktığı yüzlerce insandan bahsedeceğiz. Bir düğün çadırında başlayan korkunç yangının 58 kadının ve çocuğun canlı canlı yanmasına neden olarak aynı zamanda 90’dan fazla kişinin de ağır şekilde yaralanmasına neden olduğunu inceleyeceğiz.
23 yaşında ki Nasra Yussef Mohammed AL-ENEZI isminde ki kadın, kocasının ikinci kez evlenmesine oldukça sinirlenmişti. Kuveyt’te yasal olan 2. evliliğin sonucunda bir intikamın sinsi planı sonucunda hiçbir suçu olmayan 58 kişi feci şekilde yanarak can vermişti.
KÜNYE
Doğum adı: Nasra Yussef Mohammed AL-ENEZI
Sınıflandırma: Kundakçılık
Kurbanların Sayısı: 58 (90’dan fazlada yaralı)
Doğum Tarihi: 1986
Cinayetlerin Tarihi: 15 Ağustos 2009
Tutuklanma Tarihi: 16 Ağustos 2009
Kurban Profili: Düğün çadırındaki kadınlar ve çocuklar
Cinayet Yöntemi: Kundaklama
Yer: El Cehre (Jahra), Kuveyt
Durum: 25 Ocak 2017’da idam edildi
Kocası: Zayed Zafiri (36)
Çocukları: Shakha (5) ve Muhammed (3)
Basında daha çok “2009 Kuveyt Düğün Faciası” olarak bilinen olay aslında bir intikamın hayata geçirilmesinden kaynaklanan faciaydı. Kocasının ikinci kez evlenmesini hazmedemeyen Nasra Yussef Mohammed AL-ENEZI, Kuveyt’te yaygın olan çadır kutlamalarında içinde kadınların ve çocukların olduğu bir çadıra benzin döküp yakmıştır.
23 yaşında ki Nasra ile 36 yaşında ki kocası Zayed Zafiri’nin Shakha ve Muhammed isimli iki çocukları vardı. İki çocukta zihinsel engelli olarak dünyaya gelmişti. Kuveyt’in El Cehre (Jahra) şehrinde yaşayan çiftin, koca Zayed Zafiri’nin 2009 yılında ikinci kez evlenme isteğine kadar gayet sıradan bir birliktelikleri vardı. Kuveyt’te yasal olan bu durum Nasra tarafından kabul edilmiyordu fakat kocasını bir türlü ikna etmeyi de başaramamıştı. Yaptığı tüm abalara rağmen kocası Zayed Zafiri ikinci bir hanım almaya kararlıydı ve dediğini de yaparak evlenmek için birisiyle anlaştı.
Çadırdaki Güvenlik Sorunları
Zayed Zafiri ikinci kez evlilik kararı aldıktan sonra 15 Ağustos 2009’da düğün yapılmasına karar verildi. Düğün, Kuveyt’te geleneksel olarak yapılan çadır düğünleri şeklinde yapılacaktı. Çadır oldukça büyük bir şekilde ayarlanmıştı fakat bazı güvenlik sorunlarının olduğu daha sonra net bir şekilde görülecekti.
Çadırların zaten yangın çıkması durumuna karşı dayanıksız olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte düğünün yapıldığı çadırın sadece bir tane çıkış kapısı olması ve bununla birlikte yeterli güvenlik önleminin alınmamış olmasından dolayı ölen kişi sayısının yüksek olduğu belirtilmiştir.
Nasra, İtiraf Ediyor
Kuveyt’in El-Kabab gazetesi Pazartesi günü yayımladığı gazetede, 23 yaşındaki Nasra’nın “kocasının kötü muamelelerinden ve üzerine kuma getirmesinden dolayı intikam almak amacıyla düğün çadırına benzin döktükten sonra ateşe verdiğini itiraf ettiğini” yazdı.
İçişleri bakanlığı sözcüsü Albay Muhammed El Sabre, “Suçu kişisel nedenlerle işlediğini itiraf eden failleri tespit ettik” şeklinde açıklama yaptı ve ateşin sadece 3 dakika gibi kısa bir zaman içerisinde çadırı tamamen sardığını ve tek çıkış kapısı olan çadırda izdihamın yaşandığını belirtti.
Mahkeme öncesinde suçunu kabul eden ve intikam için yaptığını söyleyen Nasra, mahkeme aşamasında suçlamaları reddetti ve sadece çadıra benzin döktüğünü fakat ateşe vermediğini söyledi.
Yangında yeni gelin yaralı olarak kurtulmayı başarırken gelinin annesi ve kız kardeşi hayatını kaybetti.
Yetkililer, cesetlerin çoğunun tanınmayacak kadar kötü durumda olduğunu ve adli tıp uzmanlarının mağdurları teşhis etmek için çalıştığını belirtti. Bu kapsamda ölenlerin kimlik tespiti için DNA testi yapılmaya başlandı.
Sağlık yetkilileri, yaralıları tedavi etmek için Almanya ve İngiltere’den uzman sağlık ekiplerinin Kuveyt’e geldiklerini söylediler.
Mahkeme Süreci
Savunma avukatı Zaid el-Khabbaz, cezanın ömür boyu hapis cezasına indirilmesini umuyordu. El Shorfa gazetesine verdiği demeçte, mahkemenin “baştan beri savunmayı dinlemediğini, bu nedenle kararın önceden alınmış olduğunu” söyledi.
Davanın başından itibaren sıradan bir ceza davası olarak başlayan ve bir ölüm cezası verilmesine neden olan siyasi çıkarların müdahalesiyle birlikte kamuoyuna mal olmuş bir davaya dönüşmesine neden olarak davanın devam ettirilmesini eleştirdi. Özellikle mağdur ailelerin kendilerine yapılan baskılar nedeniyle “intikam alma hakkından vazgeçme” ihtimallerinin tamamen sona erdirildiğine vurgu yaptı.
“İntikam alma hakkından vazgeçme” hakkı mağdur olan tarafın suçu işleyen kişiyi affetmesi anlamına gelmektedir. Özellikle birisi bir cinayet işlemiş ise bunun karşılığında “kısasa kısas” olarak onun da öldürülmesi gerekmektedir. Fakat bu durumda ölen kişinin birinci dereceden yakını suçluyu affetme hakkını kullanarak idam edilmesinin önüne geçebilmektedir.
Hakim Adel el-Sager’ın kalabalık çadırı ateşe verip vermediğini sorduğunda Nasra Yussef Muhammed el-Enezi, “hayır” cevabını verdi.
Nasra mahkeme salonuna, merkezi bir hapishaneden, beş kadın gardiyan eşliğinde getirildi. Solgun ve kırılgan görünen Nasra, gözaltında olan sanıklar için olağan olmayan bir şekilde iskelenin dışına oturmasına izin verildi.
İki kadın gardiyanın yardımıyla mahkeme kürsüsüne çıkarak savunma yapma talebini reddetti. Genç kadın uzun gri bir elbise ile mahkemeye katılmıştı ve yüzü peçe ile tamamen kapalıydı. Mahkeme başladığında gardiyanlar yüzünü açtı fakat hakimin sorularına cevap vermeyi reddederek susma hakkını kullandı. Hakim ise gardiyanlara ona su vermesini söyleyerek ardından yerine götürmelerini söyledi.
Üç avukatı, onu tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını talep etti ve hapishane görevlilerini ona kötü muamele etmekle suçladı.
Nasra Olay Sırasında Hamileydi
Savunma avukatları, Nasra’nın tutuklandığında iki aylık hamile olduğunu ve Asyalı bir hemşire yardımı ile bir hapishane gardiyanı tarafından “kasıtlı olarak düşük yaptırıldığını” iddia etti. Eğer idam kararı alınırsa, idam kararı hamile olduğu için uygulanamayacaktı. Kuveyt yasalarına göre hamile kadınların idam cezaları otomatik olarak ömür boyu hapis cezasına çevrilmektedir.
Avukat Khaled Al-Awadhi gazetecilere, bu hapishane gardiyanının Nasra’nın kocasının akrabası olduğunu söyledi. Ona sakinleştirici yerine uyuşturucu verdiklerini ve kendinden geçince de kürtaj yaptıklarını belirtti. Burada yaşanan düşüğün neden kaynaklandığıyla ilgili araştırma yapılmamasının ve Nasra’nın düşük yapmasına neyin neden olduğunu öğrenmek için hastaneye götürülmediğinin altını çizdi.
Üç avukat Nasra’nın bebeğini nasıl ve ne zaman kaybettiğini belirlemek için bir doktor tarafından muayene edilmesini istedi.
Savcı duruşma sırasında hiçbir suçlamada bulunmadı, ancak avukat Zaid al Khabbaz gazetecilere verdiği demeçte, “önceden tasarlanmış cinayet ve öldürme niyeti ile ateş yakmak” ile suçlandığını söyledi.
Kuveyt Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Dr. Abdul Wahab Zafiri, “Baştan beri mesele çok trajikti. Bu felaketin birçok kurbanı var” dedi.
“Sadece ölenleri değil, aynı zamanda yaralananları veya trajediye tanık olanları ve psikolojik olarak büyük ölçüde etkilenenleri kast ediyorum” dedi.
Bu trajedinin güncel toplumsal sorunlara, özellikle de çok eşliliğe, kadınlara saygı duyulmamasına ve toplumda oynadıkları rol için takdir edilmemesine rağmen çözüm üretememesi nedeniyle gerçekleştiğini söyledi.
Nasra, İdam Edildi
58 kişinin öldüğü ve 90’dan fazla kişinin feci şekilde yaralandığı kundaklama olayının mahkemesi 30 Mart 2010’da sona erdi. Mahkeme ilk önce polise suçunu itiraf eden fakat mahkemede bu itirafı reddederek çadırı ateşe vermediğini sadece çadıra benzin döktüğünü söyleyen Nasra Yussef Mohammed AL-ENEZI’yi suçlu buldu ve idam cezası verdi.
Nasra, 25 Ocak 2017 tarihinde Kuveyt Merkez Cezaevi yetkilileri tarafından asıldı.
Kuveyt’te bu trajik olaydan sonra düğün çadırları yasakladı.